Spor Toplumları Birleştirir
Spor Toplumları Birleştirir
Spor Toplumları Birleştirir
Spor Toplumları Birleştirir
‘Sporda İletişim, Medya ve Gençlik’ konulu söyleşiyle SUBÜ Konuşmaları’nın 99’uncu konuşmacısı olan Spor Spikeri Levent Özçelik, “Spor, toplumları birleştirir. Medya bu noktada sorumluluk taşır. Gençlerin spora ilgisini arttırmak için daha çok rol üstlenmeliyiz” dedi.
Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen SUBÜ Konuşmaları’nın 99’uncu konuşmacısı, ‘Sporda İletişim, Medya ve Gençlik’ konulu söyleşiyle Spor Spikeri Levent Özçelik oldu. Moderatörlüğünü SUBÜ Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Çilli’nin üstlendiği söyleşide; Levent Özçelik'in spor spikerliğine başlama serüveni, futbol spikerliği, yeni medya ortamlarında spor anlatıcılığı ve öğrencilerin merak ettiği konular üzerine konuşuldu. Programın tamamı üniversitenin YouTube kanalı SUBÜ Haber’den istenildiği zaman izlenebiliyor.
Spikerlik serüveni
Meslek hayatının dönüm noktalarından bahseden Spor Spikeri Levent Özçelik, “Bugün sadece mesleki geçmişimi değil, aynı zamanda sporun insanlar ve özellikle gençler üzerindeki etkisini konuşmak istiyorum. Gençlik yıllarımda sınıfın temsilcisi gibi davranır, arkadaşlarımın sorunlarını öğretmenlere iletirdim. Bu iletişim becerisi, belki de bugünkü mesleğimin temellerini atmış oldu. Hukuk fakültesini bitirmiş olmama rağmen, mesleğimi o alanda yapmadım çünkü kalbim spikerlikten yanaydı. 1980'li yıllarda açılan bir sınava girdim. Radyo ve spor spikerliği için seçilen dört kişiden biri oldum. Bu başarıdan sonra başlayan eğitim süreci, benim için büyük bir dönüm noktasıydı. O dönemki disiplinli ve yoğun eğitim, mesleki olgunluğuma büyük katkı sağladı. İçimde bu meslek için bir yetenek ve yatkınlık varmış. Yıllar boyunca milyonlara seslenme, Türk sporunun sorunlarını anlatma imkânı buldum. Geriye dönüp baktığımda, ‘iyi ki bu yolu seçmişim’ diyorum” diye konuştu.
Önemli olan doğallık
Maç anlatımına hazırlık süreçlerini açıklayan Özçelik, “Anlatıma elbette profesyonelce bir hazırlık gerekiyor. Ama bu hazırlığın tamamını sahaya yansıtamazsınız. Yayın sırasında önemli olan şey doğallık. İzleyici yapaylığı hissettiğinde hemen tepki verir. Sporda sadece fiziksel değil, ruhsal hazırlık da son derece önemli.
İzleyiciyle doğal ve samimi bir iletişim kurabildiğinizde, başarıya giden yolu açıyorsunuz. Benim için önemli olan, anlatımıma duygu katabilmekti. Çünkü anlatıcı sadece bilgi aktaran değil, aynı zamanda hisleri taşıyan kişidir. O anlarda izleyici hangi tepkiyi bekliyorsa, onu içtenlikle verebilmek gerekir.
Örneğin Galatasaray-Arsenal maçında söylediğim ‘haydi oğlum Popescu’ ya da ‘Tanrı bizim almamızı istiyor’ gibi replikler tamamen o anın içinden doğdu. Bu tür tepkiler önceden planlanmaz. Sahaya bir teknik direktör gibi ruhen hazır çıkarak yaşanır. Ben yıllar boyunca kurumumun çizdiği sınırlar içinde her zaman içime sinen şeyleri söyledim. Sırtımda bir yük taşımadım. Bu da bana büyük bir özgürlük verdi.”
Unutulmaz anlar
Meslek hayatındaki unutulmaz maçlara değinen Özçelik, “Meslek hayatım boyunca birçok unutulmaz maça tanıklık ettim ama bazıları gerçekten ayrı bir yere sahip. Galatasaray-Arsenal maçı yayıncılık kariyerimde en çok izlenen maçtı. Ama benim için asıl kırılma anı Galatasaray-Neuchâtel maçıydı. İlk maç 3-0 bitmişti. Rövanşta 5-0’lık galibiyetle çeyrek finale çıkıldı. Yayın başında ‘gol yemeden kazanırsak tur gelir’ dedim. Buna inanıyordum. Ardından Galatasaray-Real Madrid Süper Kupa Finali, 2002 Dünya Kupası’ndaki Japonya maçı gibi özel yayınlar da oldu. Bunlar sadece Türk futbolunun değil, benim anlatıcılık kariyerimin de zirve anlarıydı” dedi.
Spor kültürel bir bağdır
Spor kültüründe spikerin önemli bir rolü olduğunu vurgulayan Özçelik, “Futbol anlatıcısı sadece maçı değil, kültürü de aktarır. Haber doğru verilmeli, insanlara boş hayaller sunulmamalı. Eskiden her uluslararası maçta ‘hakem bizi yaktı’ anlayışı vardı. Ama başarı geldikçe işin öyle olmadığı anlaşıldı. Uluslararası karşılaşmalarda hakem hataları elbette olur. Ancak önemli olan, bu hataların nasıl aktarıldığıdır.
Spiker olarak benim görevim hem olayları tarafsızca anlatmak hem de maçın ruhunu korumaktır. Anlatıcının görevi sadece heyecan vermek değil, oyunun kural bütünlüğüne olan inancı da aktarmaktır. Sürekli mağduriyet anlatılırsa genç nesiller de hayata öyle bakar. Hayatta da futbolda da kurallara inanmak zorundayız. ‘
Gemisini kurtaran kaptan’ anlayışı bizi bir yere götürmez. Hepimiz aynı gemideyiz. Spor, toplumları birleştirir. Medya bu noktada sorumluluk taşır. Gençlerin spora ilgisini arttırmak için daha çok rol üstlenmeliyiz. Spor sadece rekabet değil, kültürel bir bağdır” ifadelerini kullandı.
Bahis uyuşturucu kadar tehlikeli
Gençlere tavsiyelerde bulunan Özçelik, “Gençlerin sporla ilgilenmesi çok önemli ama medya bu konuda yönlendirici değil. Özellikle dijital medya yüzeysel ve popülist içeriklerle dolu. Gençler her gün yüz defa karşılarına çıkan videolara değil, kendi akıl süzgeçlerine güvenmeliler.
Gençlere en büyük tavsiyem; sahaya inin! Sadece izleyerek sporcu olunmaz. Pratik, hareket ve disiplin de gerekir. Üniversite öğrencileri için spor, sadece bir etkinlik değil; sağlık, sosyallik ve disiplin anlamına gelir. Üniversitelerde düzenlenen futbol turnuvaları ve spor programları bu bakımdan çok değerli. Profesyonel olmak zorunda değilsiniz.
Yürüyün, bisiklet binin, hareket edin. Ayrıca gençleri özellikle bahis bağımlılığı konusunda uyarmak istiyorum. Bahis meselesi çok ciddi. Uyuşturucu kadar tehlikeli. Herkesin cebinde artık bir kumarhane taşıdığı dönemdeyiz. Bu konu sadece bireysel değil, toplumsal bir tehdit haline gelmiş durumda. Bir diğer konu da sosyal medya ve dijital bağımlılık.
Kitap okuyan insan kalmadı neredeyse. Özellikle tarih okumaları yapın. Çapraz okumalarla doğrulara ulaşın. Son sözüm şu; okuyun, okuyun, okuyun. Bugün sizlerle deneyimlerimi paylaşmak benim için büyük bir keyifti. Umuyorum ki gençler spora daha fazla ilgi gösterir ve sporun yaşamlarına katacağı değeri keşfederler” diye konuştu.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.